Hipofiz Adenomu Nedir?

Hipofiz tümörü nedir?

Hipofiz tümörü ya da hipofiz adenomu, genellikle hipofiz bezinin ön tarafında ortaya çıkan iyi huylu bir tümör oluşumudur. Hipofiz tümörleri primer beyin tümörlerinin yaklaşık olarak %15’ini oluşturur.

Hipofiz nerededir? Ne işe yarar?

Hipofiz bezi beynin tabanında, hemen burun kökünün arkasında, sella tursika adı verilen bir kemik yapının içinde bulunan, fasulye büyüklüğünde bir salgı bezidir. Bu bezden prolaktin, büyüme hormonu ve adrenokortikotropik hormonlar salgılanır. Bu hormonlar vücutta cinsel gelişme, kemik gelişmesi, kas yapımı, stressle baş etme ve hastalıklardan korunma gibi birçok önemli fonksiyona yardım ederler. Hipofiz tümörleri bu normal hormonal işleyişi bozar. Bazı hipofiz tümörleri ise hormon salgılamazlar.

Hipofiz tümörleri ne sıklıkla ve kimlerde görülür?

Her yaş grubunda görülmelerine rağmen 30-60 yaş grubunda daha sık rastlanır. Erişkinlerde menenjiomalar ve gliomaların ardından en sık görülen üçüncü primer beyin tümörleridir. Kesin olarak sıklığı bilinmemekle birlikte toplumda yaklaşık %25 oranında herhangi bir bulgu vermeyen hipofiz tümörü olduğu sanılmaktadır. Genellikle hormon etkili olan tümörler daha gençlerde, herhangi bir hormon etkisi olmayan tümörler ise daha ileri yaşlarda ortaya çıkar.

Hipofiz tümörlerinin belirtileri nelerdir?

Birçok değişik türde hipofiz tümörü vardır. Tipine ve özelliklerine göre de belirtileri değişir. Büyüklüğü 10 mm’den küçük olan hipofiz tümörlerine mikroadenoma, 10 mm ve daha büyük olanlarına da makroadenoma denir.

  • Prolaktin salgılayan hipofiz tümörleri. En sık görülen hipofiz tümörü olan prolaktinoma en sıklıkla üreme çağındaki kadınlarda görülür ve bütün hipofiz tümörlerinin yaklaşık %30-40’ını oluşturur. Bu tümör cinsel fonksiyonu kontrol eden bir hormon olan prolaktin salgılar. Bu aşırı prolaktin salgısı sonucunda kadınlarda aylık regl kanamalarının durması, ve/veya memelerde süt üretiminin başlaması görülebilir. Erkeklerde de 40-50 yaş civarında görülebilen bu tümörler bu grupta baş ağrısı, görme kaybı, iktidarsızlık veya cinsel isteksizlik gibi belirtilere neden olabilir. Bu tümörlerin çoğu mikroadenomadır.
  • Büyüme hormonu salgılayan hipofiz tümörleri. Daha çok erkeklerde görülen büyüme hormonu salgılayan hipofiz tümörleri bütün hipofiz tümörlerinin yaklaşık olarak %20’sini oluştururlar. Genellikle makroadenoma olan bu tümörler çocuklar ya da adolesanlarda devleşmeye neden olurken, büyümesini tamamlamış olan erişkinlerde akromegali nedeni olabilirler. Akromegali ellerin, ayakların ve çenenin büyümesidir. Ayrıca aşırı büyüme hormonu salgılanması yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve şeker hastalığını da ağırlaştırabilir.
  • Adrenokortikotropik hormon (ACTH) salgılayan hipofiz tümörleri. Tüm beyin tümörlerinin yaklaşık olarak %14’ünü oluşturan ACTH salgılayan hipofiz tümörleri kadınlarda daha sık görülür. ACTH hormonu böbrek üstü salgı bezlerini uyararak vücudun doğal steroidlerinin yani glukokortikoidlerin salınmasını sağlar. Glukokortikoidlerin aşırı salgılanması Cushing hastalığına neden olur. Bu hastalığın belirtileri kilo artışı, şeker hastalığı, adet düzeninde bozulma, vücutta aşırı kıllanma, cildin kolaylıkla morarması ve yüksek tansiyondur.
  • Herhangi bir hormon salgılamayan hipofiz tümörleri. Bütün hipofiz adenomlarının yaklaşık olarak %25’ini oluşturan bu tümörler genellikle belirti vermeden büyük boyutlara kadar ulaşırlar. Bu büyüme, görme kaybı ve baş ağrısına neden olabilir. Tümörün yaptığı bası, hipofizden normalde salgılanan hormonların salgılanmasını da engelleyebilir. Bu da ilgisizlik, halsizlik, yorgunluk ve ciltte solukluk gibi belirtilere neden olabilir. Boş hücreli adenomalar, onkositomalar, sessiz kortikotrof adenomalar ve gonadotrop adenomalar bu gruptaki tümörlerdir.
  • Diğer hormon salgılayan hipofiz tümörleri. Bu tümörler bütün hipofiz tümörlerinin %1’inden azını oluştururlar. Bu tümörlerden tiroid hormonunun, kadınlık (yumurtalık hormonları) veya erkeklik (testis hormonları) hormonlarının aşırı salgılanmasını sağlayan hormonlar salgılanır.
  • Hipofiz kanserleri. Hipofiz dokusunun gerçek kötü huylu tümörlerine genellikle rastlanmaz. Hipofiz karsinomu, hipofizde başlayan ve daha sonra beyin içinde ya da merkezi sinir sistemi dışında başka bir yere metastaz yapan tümörlere verilen addır. Çok nadir görülen bu tümörler genellikle tedaviye dirençli makroadenomalardır. Tekrarlama eğilimi gösterirler ve omurilik veya diğer organlara yayılırlar.

Hipofiz tümörlerinin tanısı nasıl konur?

Hipofiz tümöründen şüphelendiği zaman bir hekim fizik muayene ve nörolojik muayenenin ardından bir takım kan testleri isteyerek kandaki hormon düzeylerini inceler. Kafatası filmleri ve ilaçlı MRI ile hipofiz ve sella tursika incelemesi yapılır. Ayrıca diğer uzman hekimlerden de (hormonal hastalıklarla ilgilenen bir endokrinolog ve göz hastalıkları uzmanı) konsültasyon istenebilir.

Hipofiz tümörlerinde tedavi seçenekleri nelerdir?

  • En sık kullanılan cerrahi yaklaşım Transsfenoidal yolla, burun kanalının içinden girilerek tümörün çıkarılmasıdır. Geçmiş yıllarda büyük oranda kafa tasından kesi yapılarak uygulanan cerrahi tedaviler günümüzde Endoskop, Nöronavigasyon ve İntraoperatif MR gibi teknolojilerin gelişmesi ile daha çok burun içerisinden girilerek gerçekleştirilmektedir. Cerrahi tedavide bu tür yaklaşımlar ve teknolojiler bize daha fazla güvenilirlik, tedavi süresinin kısalması ve hasta açısından konfor sağlamaktadır. Kliniğimizde kullanmakta olduğumuz ve dünyada sayılı merkezlerde bulunan İntraoperatif MR sayesinde ameliyat esnasında hastanın MR görüntülemesini yapabiliyor ve duruma göre ameliyata devam etme ya da sonlandırma kararı verebiliyoruz. Gerekli görüldüğünde lezyonun bulunduğu yer itibari ile çıkarılmasının hastaya zarar verme oranının yüksek risk taşıdığı durumlarda lezyonun riskli bölgedeki kısımları daha sonra Gamma Knife ışın cerrahisi tedavisi yapılması amacıyla geride bırakılıp ameliyat sonrasında uygulanan Gamma Knife tedavisi ile kontrol altına alınarak etkisiz hale getirilebilmektedir. Merkezimiz dünyada mikrocerrahi, Endoskop, Nöronavigasyon, İntraoperatif MR, İntraoperatif Anjiografi, intraoperatif genetik analiz ve Gamma Knife tedavisinin aynı anda uygulanabildiği sayılı merkezler arasındadır. Bu ayrıcalıklar yapmış olduğumuz tedavilerde en az risk ile en yüksek başarı oranını sağlamaktadır.

  • Gamma Knife tedavisi

    Gamma Knife normal beyin dokusuna zarar vermeden yalnızca hastalıklı dokuya yönelik, cerrahi seçicilik ve hassasiyet ile uygulanan bir ışın cerrahisi tedavisidir. Ülkemizde 1997 yılında ilk kez tarafımızca kullanılmaya başlanmış olan Gamma Knife tedavisinde kliniğimizin tecrübesi dünyadaki sayılı merkezler arasındadır. Gamma Knife genellikle hastanın yaşı ya da genel sağlık durumu nedeniyle cerrahi tedavinin mümkün olmadığı durumlarda ya da daha önce ameliyat edilmiş ve sonrasında tekrarlayan tümörlere yönelik uygulanan ve yüksek başarı oranına sahip bir ışın cerrahisi tedavisidir.

Hipofiz tümörlerinde tedavi sonrası izlem nasıl yapılır?

Tedaviye sonrası izlem için MRI ve hormon testleri kullanılır. Bunlar tedavinin başarısının ve tümörün tekrarlayıp tekrarlamadığının izlenmesi için önemlidir. Hormon salgılayan hipofiz tümörlerinin izleminde, hormon hastalıkları uzmanı olan endokrinologlar görev alırlar. Ortaya çıkan hormon dengesizlikleri tümöre bağlı olabileceği gibi tedavi amacıyla verilen hormonlardan dolayı da ortaya çıkabilir. Hipofiz tümörleri genellikle iyi huylu olmasına rağmen tekrarlama riskleri vardır. Bu nedenle MRI ile izlem önemlidir.

Hipofiz adenomu, hipofiz bezinin içinde yer alan küçük bir tümördür. Bu tümör, normal hormon salgılayan hücrelerin yerine geçerek fazladan hormon salgılar.

Hipofiz adenomu belirtileri, tümörün nerede ve ne kadar büyük olduğuna bağlı olarak değişebilir. Genel olarak, hipofiz adenomu belirtileri şunlar olabilir:

  • Görme bozuklukları
  • Ödem (şişme)
  • Aşırı kilo alma veya zayıflama
  • Cinsiyet hormonları düzeylerinde değişiklikler
  • Aşırı yağlanma veya yağ kaybı
  • Düzensiz adet görme
  • Ereksiyon problemleri (erkekler için)
  • Meme büyümesi (kadınlar için)

Hipofiz adenomu tedavisine yöntem seçimi, tümörün özelliklerine ve belirtilere göre yapılır. Genellikle kullanılan tedavi yöntemleri şunlardır:

  • En sık kullanılan cerrahi yaklaşım Transsfenoidal yolla, burun kanalının içinden girilerek tümörün çıkarılmasıdır. Geçmiş yıllarda büyük oranda kafa tasından kesi yapılarak uygulanan cerrahi tedaviler günümüzde Endoskop, Nöronavigasyon ve İntraoperatif MR gibi teknolojilerin gelişmesi ile daha çok burun içerisinden girilerek gerçekleştirilmektedir. Cerrahi tedavide bu tür yaklaşımlar ve teknolojiler bize daha fazla güvenilirlik, tedavi süresinin kısalması ve hasta açısından konfor sağlamaktadır. Kliniğimizde kullanmakta olduğumuz ve dünyada sayılı merkezlerde bulunan İntraoperatif MR sayesinde ameliyat esnasında hastanın MR görüntülemesini yapabiliyor ve duruma göre ameliyata devam etme ya da sonlandırma kararı verebiliyoruz. Gerekli görüldüğünde lezyonun bulunduğu yer itibari ile çıkarılmasının hastaya zarar verme oranının yüksek risk taşıdığı durumlarda lezyonun riskli bölgedeki kısımları daha sonra Gamma Knife ışın cerrahisi tedavisi yapılması amacıyla geride bırakılıp ameliyat sonrasında uygulanan Gamma Knife tedavisi ile kontrol altına alınarak etkisiz hale getirilebilmektedir. Merkezimiz dünyada mikrocerrahi, Endoskop, Nöronavigasyon, İntraoperatif MR, İntraoperatif Anjiografi, intraoperatif genetik analiz ve Gamma Knife tedavisinin aynı anda uygulanabildiği sayılı merkezler arasındadır. Bu ayrıcalıklar yapmış olduğumuz tedavilerde en az risk ile en yüksek başarı oranını sağlamaktadır

  • Gamma Knife tedavisi

    Gamma Knife normal beyin dokusuna zarar vermeden yalnızca hastalıklı dokuya yönelik, cerrahi seçicilik ve hassasiyet ile uygulanan bir ışın cerrahisi tedavisidir. Ülkemizde 1997 yılında ilk kez tarafımızca kullanılmaya başlanmış olan Gamma Knife tedavisinde kliniğimizin tecrübesi dünyadaki sayılı merkezler arasındadır. Gamma Knife genellikle hastanın yaşı ya da genel sağlık durumu nedeniyle cerrahi tedavinin mümkün olmadığı durumlarda ya da daha önce ameliyat edilmiş ve sonrasında tekrarlayan tümörlere yönelik uygulanan ve yüksek başarı oranına sahip bir ışın cerrahisi tedavisidir.

  • İlaç tedavisi. İlaç tedavisinin amacı tümörlerin aşırı hormon salgılamalarının önlenmesidir. Prolaktin salgısı bromokriptin ile önlenir. Bu ilaç tümörün büyüklüğünü azaltırken normal prolaktin seviyelerinin korunmasını sağlar. Büyüme hormonu salgılayan tümörlerin cerrahi olarak çıkartılmasından sonra somatostatin analogları kullanılır. ACTH salgılayan tümörlerde ise mitotan ve ketokonazol kullanılır.

Hipofiz adenomu ameliyat edilmeli mi? Bu karar, tümörün büyüklüğü, hormon salgılaması ve kişinin genel sağlık durumu gibi faktörlere göre verilir.

Hipofiz adenomunun risk faktörleri arasında genetik yatkınlık, hormonal dengesizlikler, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörler yer almaktadır.

Hipofiz adenomlarının çoğu benign (iyi huylu) tümörlerdir ancak bazı durumlarda malign (kötü huylu) olabileceği düşünülmektedir.

Hipofiz adenomları ile birlikte diğer hastalıklar olabileceği düşünülmektedir. Örneğin hipofiz adenomu olan kişilerde, diabetes mellitus, hipertansiyon gibi hastalıklar daha sık görülebilir.

Tedaviye sonrası izlem için MRI ve hormon testleri kullanılır. Bunlar tedavinin başarısının ve tümörün tekrarlayıp tekrarlamadığının izlenmesi için önemlidir. Hormon salgılayan hipofiz tümörlerinin izleminde, hormon hastalıkları uzmanı olan endokrinologlar görev alırlar. Ortaya çıkan hormon dengesizlikleri tümöre bağlı olabileceği gibi tedavi amacıyla verilen hormonlardan dolayı da ortaya çıkabilir. Hipofiz tümörleri genellikle iyi huylu olmasına rağmen tekrarlama riskleri vardır. Bu nedenle MRI ile izlem önemlidir.

Whatsapp
Türkiye Beyin Vakfı